Gaziantep Millet Hanı Baklava

Yesemek

    Gaziantep Müze Müdürlüğü’ne bağlı olarak faaliyet gösteren Yesemek Açık Hava Müzesi, İslahiye ilçesinin güneydoğusundaki yamacın üzerinde yer alır. Bu yamaç “Karatepe Sırtı” adı ile tanınmakta olup, Kurt Dağı’nın güney uzantısını teşkil etmektedir. Müze’nin İslahiye ilçesine uzaklığı 23 km. Gaziantep’e uzaklığı ise 113 km. olup yolu asfalttır. Ulaşım İslahiye ilçesinden olduğu gibi Hatay’a bağlı Akbez yolu ayrımından Kilis iline giden yolla da sağlanmaktadır.

    Müze; yayınlara “Yesemek Taş Ocağı ve Heykel Atölyesi” olarak geçmiştir. Arazi menekşemsi gri renkte, dolarit diye de tanımlanan bazalt taşlardan oluşmaktadır. Bazalt taşlar gayet sert ve çok ince gözenekli olup son derece kalitelidir.


   Yesemek ilk defa 1890 yılında Zincirli’de (Sam’al) kazı yapan Felix Von LUSCHAN tarafından keşfedilmiştir. Buradaki sistemli araştırma ve kazı çalışmaları 1958 – 1961 yılları arasında Prof. Dr. Bahadır ALKIM başkanlığındaki bir ekip tarafından yürütülmüş ve 200’e yakın heykel taslağı çıkarılmıştır. Geçtiğimiz yıllarda ise Arkeolog İlhan TEMİZSOY tarafından yapılan arkeolojik kazılarda toprak altında kalan heykellerin gün ışığına çıkarılması ile 300 adet yontu ve heykel taslağına ulaşılmış; sözkonusu alan Gaziantep Müzesi Müdürlüğü tarafından çevre düzenlemesi yapılarak Açık Hava Müzesi haline getirilmiştir.


    Yapılan araştırmalar atölyenin, bölgenin Hitit hakimiyetine girdiği, İmparator Suppilluma I zamanında yani M.Ö. 1375 – 1335 tarihleri arasında işletmeye açıldığını ve burada yörenin yerli halkı Hurlar’ın çalıştırıldığını göstermektedir. Hitit İmparatorluğu, şehirlerinin deniz kavimlerince tek tek ele geçirilmesiyle yıkılmaya yüz tutmuş ve Güneydoğu Anadolu’ya çekilerek feodal krallıklar haline gelmiştir. Hititlerin bu döneminde Genç Hitit Dönemi adı verilmektedir. Kurulan bu krallıklardan biri olan Sam’al(Zincirli) krallığı krallığı M.Ö. IX. Yüzyılda Yesemek’inde içinde bulunduğu bu bölgeye hakim bir krallıktır. Bu yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren atölye tekrar faaliyete geçmiştir. Bu devrede yapılan heykellerde bölgenin siyasi durumu nedeni ile Asur, Hitit ve Suriye unsurları görülmektedir.Daha sonra bu bölgeye gelen Aramiler de heykellere kendi izlerini bırakmışlardır. Birçok devletin çeşitli izlerini taşıyan bu bölge, sanatsal açıdan daha önemli bir konuma gelmiştir. Sam’al krallığı M.Ö. VIII. Yüzyılın son çeyreğinde Asurlular tarafından yıkılmış ve bölge Asur egemenliğine girmiştir. Bu dönemden sonra taş ocağı heykel atölyesi işlerliğini kaybetmiş ve çalışan halk burayı terk etmiştir. İşte o zamandan 1890 yılına kadar yesemek susmuş ve beklemiştir.


    Yaklaşık 100.000metrekare alanı kaplayan Yesemek Taş Ocağı ve Heykel Atölyesinin nasıl işletildiği, bu çalışmalarda hangi teknik ve malzemelerin kullanıldığı yerinde örnekleri ile adım adım izlenebilmektedir. Taş bloklar çıkartılmadan önce bazalt sivrilerinin yüzeyleri balyoz, çekiç ve taşçı kalemi ile düzeltilmekte olup bu aşamalardan sonra taşın kenarları, daha sonra da orta kısımları düzeltilmektedir. Kesilmek istenen blok kenarına oyuklar açılmakta ve bu oyuklara kuru ağaç sıkıştırılmakta, kuru ağaçlar ıslatılınca genişlemekte ve oluşan basınçla çatlaklar meydana gelmektedir. Bu çatlaklar balyoz kamalarla genişlemekte ve kaya ana kütleden ayrılmaktadır. Taş ocağında hazırlanmış bu bloklar dağın yanındaki heykel atölyesine getirilmekte ve burada şekiller, şanlonlar ile bloklar üzerine çizilmektedir. İlk aşamada bu şeklin konturları kabaca belirlenmekte, daha sonra bazı detaylar işlenerek yer yer perdahlanmaktadır. Üçüncü aşama olarak detayların daha özenli işlendiği ve daha ince perdahlanarak düzeltildiği görülmektedir. Eserin en son rötuşlarının ise kullanıldığı mimari yapı içinde yapıldığı anlaşılmaktadır. Bütün evrelere ait yontu taslaklarını bugün Açık Hava Müzesinde yerinde izlemek mümkündür.

    Yesemek açık hava müzesinde 300’ün üzerinde yontu taslağı mevcuttur. Bunlar sfenksler, aslanlar, dağ tanrıları, savaş arabaları, karışık yaratıklar ve çeşitli mimari parçalardan oluşan zengin bir kolleksiyondur.

    Sonuç olarak büyük bir organizasyon ile işletildiği anlaşılan Yesemek Taş Ocağı ve Heykel Atölyesi taşların ocaktan kesilmesi yontu taslaklarının hazırlanması ve tamamlanmasına kadarki evrelerin teker teker örnekleri ile görülebileceği dünyada eşi başka bir benzeri olmayan heykel okulu niteliğindedir.

    O dönemde bu büyüklükte bir sahayı kaplayan atölyeye ve atölyede meslek icra eden heykeltraş sayısına, günümüzde meydana gelen teknolojik ve sanatsal gelişmeye rağmen ulaşmak mümkün olamamıştır. Bu da o dönemde burada yaşayan insan topluluklarının sanata verdiği önemin büyüklüğünü göstermektedir.



Tüm Hakları Saklıdır. © 2015 | Millet Hanı BaklavaKatyon BİLİŞİM
info@millethanbaklava.com